Wednesday, 2 November 2011

Sağlığıma kavuştum

  Bir aya yakın bir süredir hastaydım. Hayatımda böyle bir durum ve şiddetli ağrı ilk kez beni yakaladı. Sayın doktorlara mı , yoksa Muğla Yatağan'da Bio Enerji ile şifa dağıtan Sayın Mehmet Yaslan'a mı güvenebileceğimi bana orada yaşadıklarım ve gördüklerim öğretti.
  Daha önceleri de duymuştum orada olanları. Keşke daha önce de gitseymişim. Boşu boşuna ilaçlar, gereksiz fizik tedavileri aldım. Hele Alternatif Tıpta adı geçen , hatırı sayılır ücretler alan, bazı kuklaların da elinde oyuncak oldum. Ne yapalım bunlar da yaşanılacakmış.
 Herkese sağlıklı, mutlu günler diliyorum.

Wednesday, 21 September 2011

aile baglari

   Sevgiler herkese. Bir kosusturmadir geciyor zaman. Karabas yakinimda bir bahcede yasiyor, ara sira gidip gorebiliyorum onu. Yuregim buruk!
   Sevdigim dostlarim bir sure misafirim oldular. Guzel vakit gecirdik.
   Cok samimi ve yakin olmasamda felcli olan bir dayim var. Kuzenimin yaninda yatalak olarak yasiyor. Kuzenime yardimci olabilmek icin calmadigim kapi kalmadi. Dun Mugla Il Saglik Muduru ile gorusmeye gittim. Daha onceki gun ise Yesil Kart cikartma kosusturmasindaydim. Allah kimseyi elden ayaktan dusurup, caresiz birakmasin. Anlayamadigim kendi cocuklari ile neden gorusmedigi. Yirmi yildir gorusmuyorlarmis. Babalarinin son durumunu biliyorlar ve kayitsiz davraniyorlar...Herhalde ABD de manevi baglar bizim memlekette oldugu kadar guclu olmasa gerek. Maddi olanaklar da yeterli olmayinca hersey bayagi zorlasiyor.
  Kendisi ABD vatandasi idi. Sonra tekrar Turk vatandasi oldu. Keske olmasaymisda bu zorluklari yasamasaymis. Ne emekliligi var, ne bir birikimi..... Yasami bosu bosuna gecmis... Hatalarini, yasadigi haksizliklari (aile icinde) hatirlamak ve yazmak istemiyorum.
  Ben kendi hayatimdan biliyorum. Hayat etme bulma dunyasi...Yasanilanlarin bir bedeli var her zaman.

Sunday, 28 August 2011

sevimli Karabas artik yok

Gurultulu, tozlu, toprakli ve de bol trafikli Istanbul iki gun kaldiktan sonra, yazligima gitmek uzere yola ciktim. Yollar agir vasitalarin isgali altinda... Cogunun kurallari taktigi yok. Sollama yasagina ragmen, sollayan sollayana...
Kadir Gecesi, annemin dogum yeri Balikesirdeyim. Yildizlarini papatya gibi toplamis, herzaman kaldigim otelde konakladim. Sonra Bodrum"a dogru yola devam... Peter Vamos"u dinliyorum artik. Yanni son iki yildir yasadigim hayalkirikliklarindan dolayi dinlenmiyor tarafimdan...
Evime vardigimda, sevgili Karabasin siteden atildigini ogrendim. Hickimseye zarari olmayan, sessiz bir kopekti o. Kader arkadasi Beyaz oldukten sonra, iyice icine kapanmisti. Degerli yoneticimiz nasil olduysa attirmis zavalliyi...
Herhalde zamanla alisirim yokluguna. Nelere alismadim ki bunca zaman!!!
Sevgiler

Monday, 22 August 2011

memlekete donus

Bir ay suren ayriliktan sonra bu aksam donus yolculugumuza cikacagiz. Ekolojik dengeyi bozmamak icin orumceklere bile saygi ile davranilan bu guzel yerden herzaman ayrilmak icimi hep huzunle doldurur. Uzun bir sure tekrar belki gelemem desem de, yine dayanamaz gelirim. Bu sefer zaman ne gosterecek bilemiyorum...
Bes gunlugune sevgili Istanbulluoglu ailesini gormeye Montreal"e gittim. Ulkenin diger duzenli ve kalabalik buyuk sehirlerinden biri... Her yil 13-21 Agustos arasi duzenlenen Montgolfieres denilen Kuzey Amerika"nin en buyuk ucan balon festivali gercekten cok guzeldi.Emekle yapilmis ve ucmaya hazirlanan rengarenk ucan balonlari seyretmek keyifliydi.
Aylincigim herzamanki sevgi ve ictenligi ile rahat edebilmem icin elinden geleni yapti, her zamanki gibi.


Iste boyle sevgili dostlar. Daha fazla birsey yazmak gelmiyor su an icimden. Yakin zamanda tekrar gorusmek dilegi ile.....

Monday, 15 August 2011

gezip gormek ve geri donmek

Cocuklarla Vancouver"da dort gece gecirdik. Belki deniz kiyisinda kurulmus olmasi, belki iklimin iliman olmasi bu sehrin bence en onemli ozelligi... Diger sehirlerden farki yok bence. Gurultusu bol, evsizi barksizi bol. Bana kalsa, sehrin uzak bir kosesinde gunlerimi gecirirdim. Ama cocuklara uydum mecburen.

07 - 14 Agustos tarihlerinde 2700 kisilik guzel bir transatlantik ile Alaska" ya yolculuk yaptik.
Yasamimdaki diger cruise yolculuklarindan farkliydi tabii ki......! Vucuda ait kokular kamara da yok, degerli dostlarim Haluk bey ve Sedat bey ile ilgili halusilasyonlar yok. ( bu yazdiklarimi yakinlarim cok iyi bilirler)

Doga, hava serin olmasina ragmen nefisti. Glacier (buzul) goruntusunu yasamim boyunca unutamayacagim herhalde. Yolculugumuzda farkli ulkelerden insanlarla tanistik. Bazilari ulkemize gelmisler ve cok begenmisler. Ikinci ugradigimiz limanda, helikopterle karli bir daga gittik ve orada kopeklerin cektigi kizaga bindik. Siradan ama egitimli kopeklerdi hepsi. Hele bir tanesi askim Karabas"a cok benziyordu.
Juneau ve Ketchikan ikiside turistler icin renkli, bol dukkanli ufak balikci liman sehirleriydi. Bir daha Alaska'ya gitme sansim olursa, denizden degil karadan yolculuk etmek isterim. Yillar once Aralik ayinda gitmistim ama cok soguktu.....
Simdi Toronto dayiz. Hasan sag olsun bizi agirliyor... Donuse az kaldi. Sevgiler.

Tuesday, 2 August 2011

cennetten ayrilis

Tabii bana gore cennet...Buradaki dokuz gunluk tatilin son gunu. Dogadaki guzelliklerden bir tanesi sabahin erken saatlerinde gelip, sanki gule gule demek istedi. Ilerki yasam surecimde imkanim olursa tekrar gelmek isteyecegim bir yer burasi.

Artik gelecege yonelik plan, program ve isteklerim eskisi kadar yogun degil. Sadece yasadigim anlar onemli . Bunda yasimin etkisi var galiba. Yillarin yorgunlugu da olabilir....

Evet ayriliyoruz bu guzel beldeden. Medeniyet mi, kultur mu, yoksa yasam kalitesi yuksekligi mi etkili turistik bir beldenin boyle huzurlu olmasina bilemiyorum.

Sayin Yilmaz Ozdil'in Bodrum ile ilgili son yazisini okuduktan sonra daha da derin dusunuyorum...

Saturday, 30 July 2011

herseyin bir sonu var ........

Buradaki dokuz gunluk tatilimizin altinci gunundeyiz. Bitmesini istemedigim, guzel gunler geri sayima girdi.

Yillardir birkac kitada, pek cok ulke ve sehir gordum. Yalniz dolastigim zaman yine keyifli vakitler gecirdigim olmustur ama yanimda huzurumu bozan, beni kisitlayan ve hatta KISKACINA alan orumcek KAFALI iki ayakli yaratiklarla yaptigim seyahatlerimi yok saymak istiyorum......


Burada canim yavrularimla, yillardir ilk kez birlikte tatildeyiz. Dagdaki apart otelimizde cok rahatiz. Cevredeki gorulecek yerleri gezip, tozuyoruz.

Mutfagimizda KISITLI alet edavatlara ragmen, damak tadimiza uygun yiyecekler hazirliyorum minik kuslarima. Sonra da balkonun onune gelen sincabi besliyorum.




Insanin kendi yazgisini degistirmenin, kendi elinde oldugunu birkez daha ve de son kez tekrarlayip duruyorum. Ve rahmetli BABACIGIMI sevgi ile aniyorum her an.......

Gecen gun teleferige bindik. (gondola deniyor burada)... Bugun de helikopterle dolastik dag kumelerinin uzerinde. Dogal guzellikler beni gercekten buyuledi. Bir yolunu bulup buralarda kalabilsem keske.